Kırıklıklarla dolu bir hayat hikayesi: Emrullah Ali Yıldız

Emrullah Ali Yıldız’ın hayat hikayesini öğrenmeye ne dersiniz

Emrullah Ali Yıldız idealist Türk bir mucittir. 1909 yılında Bursa’da Vidinli bir baba ve Kafkaslı bir anneden dünyaya geldi.

1926 yılına geldiğinde 17 yaşındayken İstanbul Yeşilköy’de Türk Tayyare Cemiyeti tarafından açılan Tayyare Makinist Mektebine başladı.

İçindeki havacılık tutkusu başarısına da yansımıştı. 1927 tarihinde Emrullah Ali Yıldız bu okulu birincilikle bitirdi. Okulun zorunlu tuttuğu 4 yıllık zorunlu hizmet taahhütnamesini imzalayan Yıldız 1928-1931 yılları arasında zorunlu görevi olan Eskişehir Askeri Hava Okulu Hazırlama Bölüğü’nde Tayyare Makinistiliğini bitirdi.

Zorunlu hizmetini bitirdikten sonra istifa edip Bursa’ya döndü. 1935 yoluna gelindiğine ise yerken keni kuvvetiyle havalanan bir planör yaptı.

Çalışmaları durmayıp devam etti. Bir yıl sonra tek kişilik bir planörle 18 saat 35 dakika havada kalıp Türkiye rekorunu kırdı.

Dünya tarihinin en uzun rekoru olan 13 saat 59 dakikayı Almanlar elinde bulunduruyordu. Ta ki tarih 1938 yılını gösterene kadar. Yıldız, öğrencisi olan Seza’i Göksu ile birlikte planörle uçuşunu gerçekleştirdi. Uçuş tam 14 saat 20 dakika sürdü. Emrullah Ali Yıldız aşını dünya tarihine bu başarısıyla yazdırdı.

Yıldız’ın ne havacılık tutkusu bitti ne de çalışmaları… 1943 yılında otomatik açılan paraşütü buldu.

Paraşütünün icadını şöyle anlattı: “Bugünün tayyarelerinin sürati, paraşüt gaye süratinden çok daha fazla olduğundan, motoru duran, kopan, kanadı kırılan veya yanan bir tayyarenin pilotu, tayyaresini terk ettikten sonra paraşütünü açmayı geciktirmek mecburiyetindedir. Lazım gelen bu gecikme için pilotun birçok saniyeli atlayışları olan tecrübeli bir paraşütçü olması şarttır. Bugün bunun imkansızlığı içinde pilotun bir de yaralı olabileceği göz önüne getirilirse paraşütten istifade bir tesadüften ibaret kalmaktadır. Halbuki her pilotun paraşütüne takılabilecek olan bu alet, pilotu hem büyük bir yükten kurtaracak, hem de erken veya geç açma gibi hatalardan koruyacaktır. Alet, pilotun kendi istediği ile paraşütünü açmasına bir mani teşkil etmemektedir. Pilot, icap ederse istendiği anda paraşütünü kendi inisiyatifiyle açabilir ve kullanabilir.”

Fakat bu başarıya sahip çıkılmadı. Amerikalılar tarafından ilgi gördü. Yıldız: “İşte bu sıralarda karşıma iki yabancı mühendis çıktı. Keşfimle çok yakından ilgilendi. Tetkik ettirmek üzere benden hesap ve projeler istendi. Hepsini aldı gitti. Aradan tam bir sene geçtikten sonra cevap geldi. Geldi ama, artık bizim keşif, keşif olmaktan, icat olmaktan, ihtira olmaktan çıkmıştı. Tabii tıpkısı değil, fakat benimkine benzer bir alet, şimdi Amerika havacılığında muvaffakiyetle tatbik ediliyor.”

Emrullah Ali Yıldız için çalışmalar bitmemişti dikey kalkan helikopteri icat etti. Ama maalesef hiçbir çalışmasına sahip çıkılmadı. Küskünlük zamanında yapılan bir söyleşide Yıldız: ‘Helikopter patentini de 1956 yılında aldım. Ancak ona da ilgi duyan olmadı. Dikey kalkış yapan Harrier’e benzer bir patent çalışmam daha olmuştu. İlgisizlik nedeniyle bunu da değerlendiremedim. Sonraki yıllarda Harrier uçağını görünce içim sızladı.” sözlerini söyledi.

Pervaneler ile ilgili buluşlarda yaptı fakat kimse tarafından ilgi görülmedi ve bu buluşu 1000 dolara Amerika’ya satmak zorunda kaldı.

Bu olaylar onu havacılıktan küstürdü. Bir fotoğraf stüdyosu açıp artık bu tarafta yeni şeyler keşfetmeye başladı. Ama havacılığa küskün gitti…

Bir cevap yazın